Sıkça Sorulan Sorular


İlk ortodontik muayene alt ve üst kesici dişler sürdükten sonra 7-8 yaşları civarında karma dişlenme döneminde yapılmalıdır. Bu dönemde sürmüş ve sürecek olan daimi dişlerin çenelerin gelişimine olan etkisi değerlendirilir ve iskeletsel bozukluklar erken farkedilebilir.


Ailelerin çocuklarını ortodonti muayenesine götürmeleri için tüm dişlerin çıkmalarını beklemeleri doğru değildir. Çapraşık dişlerin büyüme ile kendiliğinden düzelmesi mümkün değildir. Çocuklar erken yaşta ortodontist kontrolüne girmeli, gerekli olacaksa ortodontik tedavinin başlayacağı zamana kadar takipte tutulmalıdır.

Ortodontik tedavi sadece çocuklara yönelik bir tedavi değildir. Dişlerin yer değiştirmesi, düzelmesi her yaşta mümkündür. Ortodontik tedavinin üst yaş sınırı yoktur. İskeletsel (ortopedik) problemler büyüme gelişim döneminde tedavi edilirken, çenelerin birbirlerine göre doğru konumda olduğu sadece diş kaynaklı bozukluklar her yaşta tedavi edilebilir. Yetişkin dönemdeki salt iskeletsel ya da dişsel ve iskeletsel problemlerin üst üste örtüştüğü durumlarda cerrahi destekli ortodontik tedaviler (ortognatik cerrahi) yapılır.

Hastanın sahip olduğu sorunun türüne, diş kapanışının sınıfına, kayma varsa şiddetine, dişlerindeki çapraşıklık miktarına ve hastanın yaşına bağlı olarak tedavi süresi değişir. Sabit ortodontik tedavi gören hastalarda kontrol randevuları 4-6 haftada bir verilmektedir. Daha sık kontrol gerektiren özel durumlarda ise randevular tedaviye göre ayarlanır. Seanslara daha sık gelip gitmekle, ya da ağızdaki tellerin aşırı sıkılması ile tedavi süresi kısalmaz. Aksine bu durum diş köklerine zarar verir ve tedaviyi uzatır. Gençlerde hücre yenilenmesi, dokuların adaptasyonu çok daha hızlı olduğu için tedaviye cevap yetişkinlere göre daha kısa sürede gerçekleşeceğinden erken yaşlarda nispeten kısa tedavi süreleri söz konusudur. Ortodontik tedavilerde hastanın, ailesinin ve ortodontistin iyi bir ekip oluşturup uyumlu bir şekilde süreci yönetmesi de tedavinin ne kadar süreceğini belirleyen en önemli etkenlerden biridir.

Ortodontik tedavi sırasında tedavinin türüne göre bantlar, braketler, ark telleri bir süre boyunca tedavi bitiminden itibaren de pekiştirme telleri uzunca bir süre daha ağızda kalacağı için özellikle ağız ve diş bakımına oldukça fazla özen göstermek gerekir. Ağız hijyenine verilecek önemle ortodontik tedavi sırasında oluşabilecek pek çok risk ortadan kalkar ve tedavinin başarılı bir şekilde sonuçlanması mümkün olur. Her öğün sonrasında ve hatta küçük atıştırmalar, ara öğünler sonrasında bile dişlerin fırçalanması son derece önemlidir.

Ortodontik tedavinin olmazsa olmazı tedavi boyunca dişlerin düzgün ve düzenli olarak temizlenmesidir. Dişlerin üzerine yerleştirilen tellerin girintili çıkıntılı yüzeyleri yiyecek artıklarının birikimine oldukça elverişli alanlar yaratır. Eğer dişler doğru fırçalanıp bu alanlar düzgün temizlenmez ise, ortodontik tedavi ile dişlerde çürük oluşma riski artabilir. Dişlerin temizliğine özen gösterilirse beyaz leke oluşumu (çürük başlangıcı) ve gerçek çürük oluşmayacaktır. Ortodontik tedavi sonunda apareyler çıkarıldıktan sonra dişlerde görülebilen opak beyaz mine lekeleri ortodontik tedaviden ya da tellerden değil, hastanın ağız bakımını ihmal etmesinden kaynaklanır.

Tellerin direkt olarak diş etleri üzerine herhangi bir zararı yoktur. Braketler etraflarında besin artıklarının tutunmasını kolaylaştırdıkları için dişler düzgün fırçalanmadığında dişeti hastalıkları gelişimi için uygun bir ortam oluşur. Ağız kokusunun ise bir çok nedeni vardır. Genel sağlığı ilgilendiren bir hastalık (şeker hastalığı gibi) ağız kokusuna neden olabileceği gibi ortodontik apareylerin çevresinde kalan yiyecek artıkları da dişler iyi fırçalanmadığında ağız kokusu oluşturabilir.

Her tıbbi tedavide olduğu gibi ortodontik tedavide de bazı riskler söz konusudur. Ancak hemen hepsi doktorun ikazlarına dikkat edilerek kaçınılabilecek niteliktedir. Tedavi süresince dişlerin çürümesine fırsat vermemek ve diş eti hastalıklarının oluşumuna neden olmamak için ağız bakımı ihmal edilmemelidir. Ortodontik tedavide hastalar doktorlarının önerilerine uyar, ikazlarına kulak verirler ve randevularını aksatmazlar ise ortodontik tedavilerde görülebilen diş çürümesi, kök erimesi ve doku yaralanmaları ya da tedavinin uzaması gibi riskleri aza indirmiş olurlar.

Ortodontik tedavide tellerin takılıp çıkarılması sırasında hastalarda ağrı oluşturacak bir işlem yapılmamaktadır. Bu yüzden ortodontik tedavi sırasında iğne yapmaya gerek yoktur.

Dişlerin ön yüzeylerine yapıştırılan braketler ve teller konuşmayı etkilemez. Ancak bazı durumlarda dilin hareket sınırları içerisinde kullanılan bazı apareyler (dil önleyici, üst çene genişletici gibi) takıldıktan sonraki ilk günlerde konuşmayı olumsuz etkileyebilir. İlerleyen zamanlarda dilin bölgeye tekrar uyum sağlamasıyla bu zorluk ortadan kalkar.
Ortodontik tedavi spor yapmaya bir engel oluşturmaz. Ağız koruyucusu kullanılarak spor yapılabilir. Ağız dışından kullanılan apareyler de (headgear, yüz maskesi gibi) spor esnasında çıkartılır.

Çapraşık dişlerin temizlenmesi zor olduğundan diş çürügü, diş eti iltihabı ve diş eti çekilmesi gibi problemler daha kolay oluşacaktır. Çenelerin doğru olmayan kapanışı, çiğneme bozukluklarına neden olarak dişlerde aşınmalara ve eklem problemlerine yol açabilir. Ayrıca ortodontik problemler bireyin kendine olan güvenini sarsarak psikososyal gelişimini olumsuz etkileyebilir.

Ortodontik tedavi amacı ile daimi diş eksiltilmesi hastalar kadar ortodontistler tarafından da tercih edilmeyen bir durumdur. Küçük çeneler ve büyük dişler varlığında çenelerin kapanışının düzeltilmesi ve çapraşıklığın çözülmesi diş çekimi yapılmadan olası olmayabilir. Tedavide daimi diş çekimi kararı alınırken alt ve üst çenedeki çapraşıklığın şiddeti, ön dişlerin birbirlerini örtme miktarı, dişleri çevreleyen kemik ve diş etinin sağlığı, alt ve üst çenenin büyüme yönü ve hastanın yüz profili gibi kriterler değerlendirilir. Elde edilecek sonucun daha sağlıklı, daha estetik ve daha kalıcı olacağı düşünüldüğünde daimi diş çekimine karar verilir.

Ağız bakımını düzenli olarak sürdüremeyen kişilerde ortodontik tedavi bu alışkanlık kazanılana dek ertelenir. Sara olarak bilinen epilepsi hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçlar aşırı (hiperplastik) diş eti büyümesine yol açabileceğinden bu hastalarda da ortodontik tedavi endike değildir. Diş etini çevreleyen dokularında ileri derecede yıkım olan yetişkinlerde ve nadir olarak görülen bazı kemik hastalıklarında ortodontik diş hareketi sakıncalı olabilir.

Kötü alışkanlıklar olarak adlandırılan parmak emme, uzun süreli yalancı emzik-biberon kullanımı, tırnak yeme, dudak emme veya ısırma gibi alışkanlıklar çocuk 4 yaşına geldiğinde mutlaka terk edilmiş olmalıdır. Kötü alışkanlıkların bu yaştan sonra devam etmesi yarattığı etkilerin kalıcı hale gelmesine, çocuğun ileride ciddi ve uzun süreli ortodontik tedavi ihtiyacı duymasına neden olur. Bu alışkanlıklar içinde en zor bırakılanı parmak emmedir. Parmak emme terk edilse bile dişlerin ön bölgesinde alışkanlığın yarattığı boşluğun yerini yutkunma esnasında dil dolduracağından diş ve damaktaki yapısal değişiklikler kalıcı hale gelir. Bu nedenle çocuğunuzda 4 yaşından sonra da devam eden bir parmak emme alışkanlığı varsa tüm dişlerinin sürmesini beklemeden bir ortodontiste başvurmanız gerekir.

Çocuğunuzun solunum yollarındaki bir takım problemler (kemik eğriliği, geniz eti, bademcik gibi) normal burun solunumundan ağız solunumuna geçiş yapmasına neden olabilir. Büyüme ve gelişim çağında uzun süre ağız solunumu yapan çocuklarda üst çene darlığı ve alt çene geriliği gibi ortopedik problemler ortaya çıkar. Büyüme yönlerinin bozulması; yüz oranlarının değişmesi ve diş eti gülümsemesi oluşması gibi estetik problemleri de beraberinde getirir. Bu nedenle erken yaşlardan itibaren ortodontist ve kulak burun bogaz uzmanının kontrolüne girilmesinde fayda vardır.

Ortodontik tedavinin çenelerin büyüme ve gelişiminin yönlendirildiği, dişlerin hareket ettirildiği aktif dönemi bittikten sonra sonuçların kalıcı olması için retansiyon (pekiştirme) apareyleriyle devam eden pasif dönemi başlar. Dişler etraflarını çevreleyen dokulardaki gerginlik devam ettiği, yeni oluşan dudak-yanak kas dengesi henüz kurulmadığı için veya büyüme ve gelişim devam ettiği için eski konumlarına geri dönmek isterler. Dişleri yeni yerlerinde tutmak için sabit ve/veya hareketli retansiyon apareyleri kullanılır. Pekiştirme tedavisi de tıpkı tedavi planlaması gibi kişiye özgüdür. Belirli bir süre pekiştirme gerektiren olgular bulunduğu gibi ömür boyu pekiştirme gerektiren olgular da vardır. Retansiyon apareyleri belirlenen sürelerde kullanılmazsa dişlerin tekrar bozulma riski söz konusudur.

Ortodontik tedavi tüm çiğneme sisteminin düzenlendiği detaylı bir tedavidir. Diş protezleri, laminalar ve implant gibi seçeneklerle karşılaştırıldığında kesinlikle uzun vadede daha ekonomiktir. Tedavi fiyatları kişinin sahip olduğu probleme, tedavi planına, süresine ve kullanılacak malzemelere göre değişir.